2x1architects

Official website of Ankara based architectural company which has been founded by Hakan Evkaya and Kutlu Bal.

umo 01_2 – Foto
umo 01_1 – Photo
umo 01_4 – Foto
Ulus ÇEVRE ANALİZİ Hg
çevre yol analizi02
alan çevre yapılar02
çevre analizi 2
olusum
Salon Diyagramı
VAZİYET
ZEMİN KAT
+8.00
0.00
-3.00
-6.00
-10.00
KESİTLER
umo 03_19 – Foto
BATI GÖRÜNÜŞ
DOĞU GÖRÜNÜŞ
GÜNEY GÖRÜNÜŞ
KUZEY GÖRÜNÜŞ
umo 01_6 – Foto
umo 03_20 – Foto
umo 01_9 – Foto
umo 01_5 – Foto
umo 01_3 – Foto
umo 01_7 – Foto
umo 03_17 – Foto
umo 03_18 – Foto

ULUS MODERN

ULUS MODERN KÜLTÜR ve SANAT MERKEZİ

Ulusal Mimari Proje Yarışması

 

Genel;

Yarışma alanı Ulus Hali’nin batısında ,Anafartalar Caddesinin Güneyinde yer alan otopark alanıdır. Bu alan ticari kullanımın neden olduğu yoğun sirkülasyon ile çevrelenmniştir. Güvercin meydanı olarak isimlendirdiğimiz Anafartalar Çarşısı Yüksek Bloğu’nun yıkımı(2018) ile oluşan boşluğun Hükümet Caddesi ve Hacıbayram yönünde bağlantıyı güçlendirmek ve programa ait kullanım senaryolarını arttırmak adına bir kent boşluğu olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Yarışma alanının kuzeyinde yer alan Türk Telekom binası Hallaç Mahmut Camii’ni çevrelemiş ve cephelerini iki yönden kapatmıştır. Bu caminin Osmanlı dönemine ait minaresiz olması ile ön plana çıkan özel bir örnek olduğu gerçeği göz önüne alındığında Türk Telekom Binası ile kurduğu ilişkiye ait sorunların çözülmesi gereklidir. Yine yarışma alanının güney-doğusunda yer alan Suluhan yakın ölçekte ilişki kurulması ve görünürlüğünün arttırılması gereken Osmanlı dönemine ait bir diğer yapıdır.

Yakın çevrede yer alan Eski TBMM, Ulus İş Bankası, Ulus Hali, Eski Belediye Binası ve Çarşısı, Ulus İşhanı, Yüzüncü Yıl Çarşısı binaları Cumhuriyet dönemi ve Modern döneme ait önemli yapılardır.

Yine aynı dönemde kentin merkezi olan bu bölgenin şekillendiricileri olan bu yapıların korunması ve yeni kentin dokusuna dahil edilmesi gereklidir.

Yarışma alanının güney batısında yer alan gençlik parkı, kentsel kamusal boşluk açısından önemli bir büyüklüktedir. Atatürk bulvarı eşiğinin karşısında yer alan parkın etkileri alana kadar sürmektedir.

Alan doğusunda yer alan Ankara Kalesi kentin en önemli işaret ögelerinden biridir. Bu özelliği ile  Hermann Jansen’in hazırladığı kent planında (1928) da kentin tacı olarak kabul edilmiş ve kent buradan başlayarak dereler ve vadiler şehri olarak planlanmıştır.

Yarışma alanın bulunduğu bölgeyi kuzeyde ve doğuda çevreleyen Anafartalar Caddesi Türkiye’nin önemli sarrafiye merkezlerinden biridir.

Tarihsel Yapı:

Bölgenin tarihi yapısı ele alındığında Osmanlı, Cumhuriyet ve günümüze kadar gelen süreçteki dönüşüm ve katmanlaşmalar göze çarpmaktadır. 19. Yüzyılın başlarında 20.000 nüfuslu bir Osmanlı kasabasının yer aldığı bölge 1923 te Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte genç Cumhuriyet’in yeni kentsel çehresinin oluşturulduğu yer olma niteliği kazanmıştır. Ticaret, Yönetim ve Kültürel merkez olma özellikleri 1980 lere kadar gelişmiş ancak bu süreçte alınan yeni kararlar ve değişen kentsel politika etkisi ile kent merkezi güneye doğru gelişim göstererek yeni merkez olarak belirlenen Kızılay’ a kaymıştır.

Ticaret Dokusu:

Ulus’un her dönemde bir merkez olma niteliğinin başat sebebi barındırdığı ticari dinamiklerdir. Ticari yoğunluk Ulus bölgesini hep bir merkez olarak tanımlamış ve yönetimsel ve kültürel kullanımları da  kendine  çekmiştir. Bölgede ticaret çeşidine göre sokaklar ve caddeler üzerinde ayrışmıştır. Bunun izleri satılan veya üretilen ürünün çeşidine göre sokaklara verilen isimlerden sokaklara Ticari merkez olmanın en önemli getirilerinden biri de yaya kullanımını zorunlu kılacak ölçüde önemli hale getiriyor olmasıdır.

Sosyal Yapı:

Osmanlı Kasabası’ndan, Cumhuriyet’in merkezine, günümüzde ise bir dönem göz ardı edilmiş ve gecekondulaşmaya bırakılmış olan bir kent dokusunun yeniden bir ticaret ve kültür odağı haline geliyor olması ile Ulus yapı ve kentsel doku ölçeğindeki çok katmanlılığını sosyolojik olarak da barındırmaktadır. Kent burjuvazisinin birincil yerleşim alanı olduğu dönemden sonra Ulus, başka bir kesim için önemini arttırmış ve orta-dar gelir sınıflı kesimin ve küçük-orta ölçekli ticaretin kentsel merkezi haline gelmiştir. Ankara Kalesi çevresinin dönüşümü ile yeni bir kültür odağı haline gelmeye başlaması ve bölgede bulunan Erken Cumhuriyet mekanlarının müzeleşmesi sebebiyle bölge dokusuna yeni bir sosyal katman eklenmiştir. Ancak bu dönüşümün kaçınılması gereken bir tarafı ise bölgenin müzeler adası olarak kulanım yönünden tekilleşmesi ve gece gündüz kullanım dengesinin kaybolması olmaktadır.

Günümüzde Ulus, barındırdığı  mekanlar ile kültürel bir çekim oluşturmaktadır. Ancak bu çekim öngörülü bir kentsel ve mekânsal yönetimle planlanmadıkça bu çekimin etkisini bir noktada yitirip tekrardan göz ardı edilen bir kent parçası haline gelmesi ihtimal dahilindedir. Ulus’un en önemli dinamiği olan ticaret ve üretim bu kültürel dönüşümün bir parçası haline gelmeli ve bu süreç bölgede yaşayanların ayak uydurabileceği bir hızda ilerlemelidir.

Mevcutta bulunan dokuya olacak tepeden inme müdahalelerden ziyade daha küçük ölçekli ve dönüşümü ticari, kültürel ve sosyal açıdan bünyesinde barındırabilen noktasal jenaratör etkiler doğru bir strateji olarak görülmüş ve benimsenmiştir. Ulus Modern Kültür ve Sanat Merkezinin oluşturacağı mekânsal etki ve kapsamı da buradan yola çıkılarak kurgulanmıştır.

 

Karar:

Yarışma alanına ait bahsedilen çok katmanlı dokunun varlığını sürdürebilmesi ve kentsel açıdan büyük öneme sahip olan bu kurgunun sürdürülebilmesi adına bu alandaki kamusallık maksimize edilmelidir. Halihazırda bilindik ezberlerin dışına çıkan ve araç sirkülasyonundan daha fazla yaya sirkülasyonu ile oluşan mekansal etkinin sürdürülebilmesi adına kurgulanan yapı yüzeyleri büyük ölçüde kamusal yüzeyler olarak kente terk edilmiştir. Bu alanda yapı yapmak bir taraftan kültürel programı ve işlevi ile bölgeye katkı koyması adına önemli diğer bir yandan ise kütlesel varlığı ile alandaki mekansal etkiyi bozma potansiyeline sahip bir eylemdir. Bu bağlamda yapı üretiminin bilinen ezberlerinin dışına çıkılarak strüktürel tasarımı zorlanarak yapı yüzeyleri kente ait parçalar olarak üretilecektir.

Alanda mevcut yaya dinamikleri ideal kent ütopyasına ait olabilecek kadar yoğundur. Yaya dinamikleri o kadar güçlenmiştir ki araç yoğunluğu bu basınç ile alanın dışında tutulabilmiştir. Bu durumun bu kadar kıymetli olmasının nedeni ise, daha önce bahsedilen farklı tarihsel süreçlerdeki farklı üretimlerin çok katmanlı etkileşim ile bu durumu zamanla oluşturmasıdır. Birçok kent kuramcısı adına bu durum ideal bir kente ait olabilir.

Bir deneyim mekanı olarak alanın yaya olarak yeniden ve yeniden deneyimlenmesi alandaki süreç boyunca etkileşime neden olmaktadır. Bu durum Ulus’a ait olan aura ve sosyal kinetik etkiler ile gerçekleşir. Tarihsel sürecin bir uzantısı olarak alan cumhuriyet döneminin başından itibaren bir kentin oluşmasına tanıklık etmiş bir diğer yandansa kendi varlığını her dönem başka bir katmanla belirginleştirerek devam ettirmiştir. Bu belirgin durum alandaki deneyim boyunca hissedilmektedir.

Bahsedilen ideale yakın kent dinamiğinin güçlendirilebilmesi adına kuzeyde ve doğuda arsayı çevreleyen Anafartalar Caddesi, Güneyde Şehit Teğmen Kalmaz Caddesi ve batıda Sanayi caddelerini birer eşik gibi ele alarak bu caddelerin çevrelediği alanda yayalaştırma önerisi getirilmiştir. Bu yayalaştırma önerisi medeni ve olgunlaşmış kent merkezlerinde olduğu gibi belli saatlerde servise izin verecek nitelikte kurgulanmıştır. Bu bağlamda Anafartalar Caddesinden ve Şehit Teğmen Kalmaz Caddesinden kontrollü girişler alınmıştır. Akşam belli bir saat ile sabah erken saat arası servis serbestliği sunulmasına rağmen yoğun kullanım saatlerinde bu adanın tamamında yaya kullanım önerisi getirilmiştir. Bu yayalaştırmanın gerçekçi bir kentsel deneyime dönüşebilmesi adına yakın çevrede otopark önerileri sunulmuştur. Ayrıca yayalaştırılan alan içinde itfaiye ve ambulans gibi acil erişim için rotalar da belirlenmiştir.

Bu önlemlerin alınması ile Ulus genelinde süründürülecek bir yayalaştırma programının ilk adımları atılacaktır.

 

Yayalaştırma analizi;

  • Yarışma alanının güneyinde yer alan Suluhan ve Suluhan Çarşısı’na paralel kuzey-güney boyunca süren, Şekerciler Sokak, Tenekeciler Sokak, Suluhan Sokak, Pala Sokak, Çerkeş Sokak, adlarından da anlaşılacağı gibi yoğun ticari dokusu ile katmanlaşmış yapısal dokusunun bir arada oluşu ile ortaya çıkan yaya dinamiklerini kuzey boyunca arsaya taşımaktadır. Bu yoğunluk sayısız sokak ile beslenmektedir.

Neredeyse yüz yıllık ticari eylemlilik kentsel kullanım ve yoğun dokusu ile tıpkı bitkilerin suyu yukarı taşımak için hidrolik basıncı kullanması gibi dar aralıkları ile yaya üst kotlara taşınır. Bu sokaklarda yaşanılan deneyim ise bunu ispatlarcasına büyük mesafeleri ve yüksek kotları hissetmeden kat etme ile sonuçlanır. İnsan yoğunlukta akış ile kendini Şehit Teğmen Kalmaz Caddesinde bulur.

 

  • Yarışma alanının doğusunda yer alan ve neredeyse bir asırdır varlığını sürdüren hal yapısı ise dinamikleri açısından incelendiğinde yaklaşan yayayı içine çeken bir dinamo gibi kentsel sürekliliği bir geçiş elementi olarak ele alır. Bu süreklilik bir yandan ulaşımın yaya olarak sürmesi bir yandan da ticari eylemliliğin bu serüvene eşlik etmesi şeklindedir. Bu bağlamda alış veriş eylemi kentin bir katmanına dönüşmüş ve kentli ile biçimlenmiştir. Bu alan tamamen yaya kullanımı ile üremiştir. Araç kullanımı bu alanda sabah saatleri ile akşam saatleri arasında olanaksızdır. Kentli işgali ve akışın yoğunluğu gün boyunca devam etmektedir.

 

  • Alanın kuzeyinde yer alan Hallaç Mahmut mescidi ve türbesi, Osmanlı Dönemine ait minaresiz olması sebebi ile ender görülen bir cami örneğidir. Bu yapının korunmasına rağmen onu saran Telekom yapısı; koruma kurallarını hiçe sayan ve nasıl yapıldığı anlaşılamamasına rağmen yıkımı zor olduğu için kuzey yönünde tarihi yapıyı baybas eden dev bir kütle olarak alanı domine etmektedir. Bu yapının oluşturduğu basınç ile tarihi yapı Susam Sokak ile Kızıbey Sokak kesişimi olan boşluğa yöneltilmiştir. Bu yönelme gayri ihtiyari bir zorlama ile gerçek dışı bir deplesenin sonucudur. Bu bağlamda tarihi yapının korunması ile ilgili sınırlar bulanık hale gelmiştir. Yayalaştırma ile en azından araç yoğunluğu bu alanın dışına itilerek bahsedilen kesişimde oluşan genleşmede Hallaç Mahmut Meydanı önerilebilir hale gelmiştir.

 

  • Yarışma alanının batısında yer alan ve Atatürk Bulvarı ile nitelikli bir bağlantı sunan Ulus İş Hanı iç bahçeleri ile genleşen kamusal boşluklar üretmektedir. Bir yarışma projesi ile elde edilen yapı kamusal sürekliliğe ait çözümleri ile elli yıllık süreçte alana ait hale gelmiş ve kendisini kamuya kabul ettirmiş bir yapıdır. Doğu-Batı aksında Atatürk Bulvarından gelen yaya yoğunluğunu geçirgen yapısı ile Sanayi Caddesine aktaran yapı kentsel kamusal kullanım açısından nitelikli boşluklar sunmanın dışında yaya akışını Sanayi Caddesi yönünde sürdürmekte ve rafine etmektedir.

 

  • Kuzeyde yer alan Anafartalar Çarşısı ve yine yıkılmış olan Anafartalar çarşısının yüksek bloğunun yerindeki boşluk kuzey ve doğu yönünde devam eden Anafartalar Caddesi ile yarışma alanı arasındaki yaya akışını barındırdığı potansiyel doku ile güçlendirmektedir.

 

Tüm bunların ışığında  Anafartalar Caddesi, Güneyde Şehit Teğmen Kalmaz Caddesi ve batıda Sanayi caddelerini birer eşik gibi ele alarak bu caddelerin çevrelediği alanda yayalaştırma önerisi getirilmiştir.

 

Yayalaştırılan bölge içerisinde bulunan üç önemli nokta meydan niteliklerine sahip görülmüş ve bu noktaların çevre algısını güçlendiren meydanlar olarak mekansallaşabilmesine yönelik öneriler getirilmiştir. Bu meydanlardan ilki 2018 yılında yıkılmış olan Anafartalar Çarşısının yüksek bloğunun izinin oluşturduğu kent boşluğudur. Bölgede yapılan gezi sonrasında güvercinlerin dikkat çekici yoğunluğundan yola çıkılarak bu alana Güvercin Meydanı adı verilmiştir. Anafartalar Caddesi’nin yoğun yaya sirkülasyonu ile yayalaştırılan bölgenin kesişim noktasını tanımlayacak olan Güvercin Meydanı aynı zamanda çevrede bulunan yoğun yapı stoğunun oluşturduğu kentsel boşluk ihtiyacına bir cevap oluşturmaktadır.  Güvecin Meydanı’ndan başlayarak Susam sokak yönünde devam edildiğinde karşılaşılacak ikinci öneri meydan olan Halllaç Mahmut Meydanı ile ismini aldığı Hallaç Mahmut Camii’nin algılanabilirliği arttırılmış ve cami ile kurulan ölçek ilişkisi yeniden düzenlenmiştir. Ulus Hali ve Hal Sokağın batısında kalan üçgen alan ise Ulus Modern’in Tanımladığı bir diğer meydandır. Modern Meydan olarak adlandırılan bu kentsel boşluk, öneri ulus modern yapısı ile birlikte düşünüldüğünde çevresinde cumhuriyet dönemi sivil mimarlık örnekleri, Ulus Hali, İbadullah Camisi, Suluhan komşuluğuyla Ulus’un çok katmanlılığının özeti durumundadır. Aynı zamanda bu meydan yayalaştırılan bölgenin her yönden yaya akışının merkezi konumundadır.

Yapının yer alacağı alan, bu kentsel yoğunluğun ve çok katmanlılığın tanımladığı bir boşluk olma istenci barındırmaktadır. Bununla birlikte çevrede yaratılacak etkinin de merkezi olabilme potansiyeline sahiptir. Bu özellikleri ile alan içerinde çeşitli jeneratör işlevler barındıran bir kamusal yapı hem de üzerine yerleştiği meydan niteliği taşıyan alanı tekrardan farklı nitelikli bir şekilde üretebilen bir yapı kurgulanmıştır. Buradan hareketle zemini türeten bir yapı kabuğu oluşturulmuştur. Böylelikle yapının tüm örtüsü aynı zamanda 3. Boyutta genleşen kamusal bir zemine dönüşmüştür. Rampalar aracılığı ile kotlar arası bağlantılar kurulmuş ve Hallaç Meydanı ve Modern Meydan yapı üzerinden bağlanmıştır. Yapını üzerinde kurgulanan kent sahnesi ile Ankara kalesi vistası oluşturulmuş ve açık alan etkinliklerinin yapılabileceği kamusal bir zemin üretilmiştir. Yapıyı saran ve kotlar arası bağlantıyı kuran rampalar açık sergileme alanı olarak önerilmiş ve yakın çevresine ve kente verdiği bakılar sayesinde de kenti ve çok katmanlı dokuyu serginin kalıcı bir parçası haline getirmiştir. Böylelikle çevre kentin algılanabilirliği arttırılmış, koruma ve kullanım dengesi ile kentsel değerlerin sürdürülebilirliğine katkı sağlanmıştır.

Yapının ana girişleri +4.00 kotunda bulunan Modern Meydan’dan ve yine aynı cephede amfi ile aşağı inilen 0.00 kotundan alınmıştır. Bu girişler 0.00 kotunda Ana Salon, +4.00 kotunda ise deneysel salonların  fuayesi ile ilişkilendirilmiştir.

Kütüphane girişi, Kızılbey Sokak üzerinde olup, Hallaç Mahmut Meydanı’na açılmaktadır. Kütüphane hacmi yapı içerisinde sergi aynı zamanda sergi alanı olarak kullanılacak rampa kurgusu ile ulaşılabilir durumdadır.

Atölyeler ise araç kullanımına açık olan ve direkt servisin alınabileceği Şehit Teğmen Kalmaz Caddesi cephesinde konumlandırılmıştır. Çıkrıkçılar yokuşu ve Suluhan yönünden gelen ticaret ve üretim yoğunluğu Atölyelerin konumlandırılışında etkili olmuştur.

Susam Sokak cephesi ise Sanatçı,  dekor ve otopark girişi ile ilişkilendirilmiş ve genel olarak servis gereksinimlerini karşılaması sağlanmıştır.

Böylelikle yapının tüm cepheleri ve üst örtüsü çevre ilişkileri ile belirlenen programlar ile donatılmış ve kamusallık maksimize edilmiştir..

Yapı içindeki sirkülasyon aynı zamanda bir sergi alanı olarak da kullanılmak üzere tasarlanmış ve bu sergi sirkülasyonu -6.00 kotunda bulunan ana sergi hacmine ulaştırılmıştır.